30 Nisan 2020 Perşembe

MEYDAN OKUMA / 15. GÜN



15 ) Distopik hikayeleri aratmayacak günlerdeyiz. Biraz bu ruh halinden sıyrılmak gerek. Senin ütopik hikayen ya da dünyan nasıl olurdu bilmek isterim.

     Bundan bir kaç ay önce böyle bir hayat yaşayacağımızı tahmin bile edemezdim. Çok kötü olsa da bu yaşadıklarımız, bence biraz faydası da oldu hepimize. Herkes biraz daha içine döndü. Çoğu insana biz napıyoruz dedirtti diye düşünüyorum bu süreç. Benim ütopyam da tabi ki böyle bir pandemi olmayacak. Bu pandemiyi ve tüm kötülükleri bırakıp Hanife'nin Gezegenine ışınlanalım.. :)

    Hanife'nin Gezegeninde insanların en büyük dostları dünyamızda da olduğu gibi hayvanlar. Ama küçük bir farkla. Bu gezegende hayvan dostlarımız bizimle konuşabiliyor. Her insan istediği işleri yapıp, istediği hayatı yaşıyor. Öyle bedavadan para kazanmak yok bu gezegende. Çünkü emek vermeden kazanılmış şeyler insanı mutlu etmez.

    Bence insanları mutlu edecek şeyler; uçan arabalar, bir yerden başka bir yere ışınlanmak, vadesiz bir banka hesabına sahip olmak değildir. Hanife'nin Gezegeninde İnsanı mutlu eden sevdiklerinin yanında olması, sevdiği işleri yapması, sabah evden çıktığın zaman kötü olan hiçbir insanla karşılaşmaması, akşam haberleri açtığında mutlu yüzlerden başka bir haber görmemesidir. Kötü insanlarda tıpkı masallardaki devler gibi fantastik bir masalda geçen kahramanın savaştığı küçük detaylar olsa.

    Keşke böyle bir dünya kurabilsek. Tamam belki kediler konuşmayabilir ama diğer şeyler biz insanoğlunun elinde. Keşke dünyamızı daha fazla zehir etmeden kardeşçe aslında olması gerektiği gibi yaşayabilsek..

28 Nisan 2020 Salı

MEYDAN OKUMA / 14. GÜN



   Bugün yazmaya bolca vaktim olduğu için diğer konuya da değinmek istiyorum. 14. yazımız     ''Bugün bir robot tasarlıyor olsan, tasarım robotunun hangi özellikleri olsun isterdin.''

    Şu karantina günlerinde evde de bu kadar ev işi varken herhalde tüm ev işlerini yapan bir robot tasarlardım :)  O ev işlerini yaparken ben de yazamadığım yazılarımı yazar, kitaplarımı okurdum :)

  Yemek yapmayı ona bırakmazdım ama, yemek yapmak şu karantina günlerinde çoğu şeyden daha eğlenceli :) 

   Robot deyince aklıma Babür geldi. Çocukken kanal 7 de çıkardı iyi aile robotu babür :) Çok severdim o diziyi o robotu da gerçek sanıyordum o zamanlar :) çocukluk işte..

MEYDAN OKUMA / 13. GÜN



   Selamlar. Bugünkü sorumuz '' Öğrenmek çok kıymetli, bilgiye giden yol ise herkes için farklı.Senin öğrenme yolların nedir? ''

  Benim öğrenme yolum epey zahmetli :) İlk olarak çalışacak olduğum konu için kitap, ders notları, internetten ya ptığım araştırmaları topluyorum. Sonra onların önemli gördüğüm yerlerin altını çizip, güzelce renkli kalemlerle başka bir deftere yazıyorum. Yazarken de 5-6 kez okuyup tekrar ediyorum :) 

    Vakit varsa bu yol benim için çok kurtarıcı oluyor. Ama vakit yoksa da yazıyorum, bu sefer renkli kalemlerle değil boş bir sayfaya hızlı hızlı kara kalemle. Bir sefer üniversitede Türk Vergi Sistemi diye bir dersimiz vardı. Hoca derste not tuttururdu. Ben o dersin sınavına 1 hafta önceden başlamıştım çalışmaya. Sınav günü arkadaşım notlarımı istemişti. Notları görünce şok olmuştu ve demişti ki '' hoca 10 sayfa not tutturdu burada 20 sayfa var ne yaptın vergi sistemini yeniden mi yazdın'' tabi ki benim notlardan çalışmamıştı :) sınav sonunda o sınavdan arkadaşlar arasında tek geçen bendim :)

   Yani emek verip çalıştığım her şeyden alnımın akıyla çıkabildim :)  Ders çalışmayı eğlenceli hale getirirseniz her şey daha kolay oluyor :)  

27 Nisan 2020 Pazartesi

MEYDAN OKUMA / 12. GÜN

 

       Biraz geç kaldım sanırım bu yazı için. Sabah okuyup canı bu yemekleri çeken olursa şimdiden özür diliyorum :)
    
     Bugünün konusu haftanın günlerini hangi yemeklere benzetiyorsunuz? Başlayalım öyleyse;

    Pazartesi bence yağsız sebze yemeği :) Hayat için yeni kararlar almışsın, bu kararlar tatsız tuzsuz olsa da pazartesi bu kararları uygulamak için süper bir gün.

    Salı günü yine sağlıklı şeyler tüketme günü :) fırında pişmiş güzel bir tavuk olabilir mesela :)

    Çarşamba ve perşembe bana aynı günler gibi geliyor. Haftanın 6 günü çalıştığım için çarşamba ile perşembenin tam ortası benim hafta ortam oluyor :) bu ikisi bence yoğurtlu ve soslu makarna :)

  Cuma :) en sevdiğim gün. Ertesi gün işe gidecek olsan bile o günün son gün olduğunu bilmenin rahatlığı oluyor üzerinde. Ee en sevdiğin gün en sevdiğin yemeği yersin. Şöyle bol ranch soslu bir hamburger menü :)

     Cumartesi telaşlı bir gün:) Akşamında mutlaka bir planın vardır. İşten çıkıp yetişmen gereken bir yerler varsa aperatif  bir şeyler yersin. Tost gibi :)

   Pazar müthiş bir gün :) Hiçbir şey için acelen yoktur. Sabahtan hazırlanmış güzel etlerle akşamına muhteşem bir mangal partisi :)

26 Nisan 2020 Pazar

MEYDAN OKUMA / 11. GÜN

 

      Selamlar bugün meydan okumamızın 11. günündeyiz. Zaman çok çabuk geçiyor. Sevgili Deeptone sayesinde bu güzel meydan okumada bulunduğum için şanslı hissediyorum kendimi :)

     Bugünkü konumuz sosyal medyanın iyi ve kötü yanları. Önce kötü yanlarından bahsedelim

1-) Benim en sevmediğim en kötü bulduğum yanı kötü kalpli, bencil, narsist insanların yorum yapma yetkisine bu kadar kolay erişebilmesi. Sosyal medyada öyle bir grup var ki her şeyi kendilerine mübah görüyorlar.

2-) İkinci olarak son derece yeteneksiz saçma sapan insanların başkalarını aşağılayarak popüler olması. Bu popülerlik geçici de olsa öyle insanların sürekli göz önünde bulunması beni çok rahatsız ediyor.

3-)Son olarak sosyal medyanın tüketim çılgınlığına sebep olması.

        İyi yanlarına gelecek olur isek;

1-) Dünyanın neresinde olursa olsun her istediğimiz bilgiye bir tık uzaklıktayız. Bilgiye ulaşmak hiçbir yüz yılda bu kadar kolay olmamıştır.

2-) Sosyal medya sayesinde tahmin edemeyeceğimizden fazla insanın hayatına dokunabiliyoruz. Bir video insanın hayatını alt üst ettiği gibi bir anda çok farklı başarılara da imza atabiliyor. 

3-) Dünyada kötülük kadar iyilikte çok fazla. O kadar çok hayatlara dokunup onların yaralarını saran güzel insanlar var. Bunlardan birisi ve benim en sevdiğim isim Haluk Levent. Twitter da takip edenler bilir. Öylesine çok insana yardım etti ki hayranlıkla takip ediyorum. İşte sosyal medyanın en sevdiğim yanı da insanlara faydalı olabilmek.

     Umarım sosyal medyanın iyi yanları kötü yanlarından her zaman fazla olur :)

24 Nisan 2020 Cuma

MEYDAN OKUMA / 10. GÜN

    Bugünkü konumuz müziklerden geliyor. En sevdiğimiz filmlerin müzikleri. Uzun zamandır dizi izlemekten film izleyemesem de bir zamanlar çok fazla film izliyordum.

   İlk sırayı benim için vazgeçilmez olan her izlediğimde yeni anlamlar bulduğum Selvi Boylum Al Yazmalım'a veriyorum. Cahit Berkay'dan duyduğum o güzel ezgiler hala ilk duyduğumda ki etkiyi bırakıyor ben de.



  İkincisi tabi ki Son Mohikan'ın film müziği. Bir zamanlar zil sesimdi kendileri. Bir yerlerde illa ki dinlemişsinizdir sizde:)




  Üçüncü ve son olarak Amir Khan filmlerinden ilk izlediğim 3 İdiot'un film müziği. İlk izlediğimde haftalarca zoobi doobi pamparaaaa diye evde gezmiştim :) 


 Daha izlediğim bir çok film olsa da beni en çok etkileyen müziğe sahip olan ilk üç film bunlar. İyi dinlemeler :)
  

23 Nisan 2020 Perşembe

MEYDAN OKUMA / 9. GÜN

9. Sandviç sevenlerden misin? Kendi uydurmuş olduğun efsane sandviç tarifini vermek ister misin? Ne de olsa sandviç candır! Ama senin efsane yemeğin başkaysa, onun tarifini ver. Nasıl olsa tarif deneyecek bol bol vaktimiz var.


   Sandviç candır can :) Hele ailenden uzaktaysan kurtarıcı öğündür sandviç.
*Hem pratik hem lezzetli.* Bu sloganla reklamı bile yapılabilir bence :)

   Benim uydurduğum değil ama bir arkadaşımın tarifini vereyim sizlere. Basit ama hayat kurtarıcı bir tarif. Üniversitede sabah erken ders varsa derse gidip gelip kahvaltımızı yapıyorduk. Eee o ağır derslerden sonra da karnımız bayağı bir acıkıyordu. İşte o zaman ton balıklı harika sandviçimizi yapıyorduk :)

   Bir kutu ton balığımızı ekmeğimizin arasına güzelce koyuyoruz, üzerine bir acı sever olarak pul biberi atıyoruz :) marullarımızı da ilave edip biraz limon sıkıyoruz ve sandviçimiz hazır :) Yanında da büyük boy pepsi alıp bol kahkaha eşliğinde afiyetle yiyorduk:) deneyecek olanlara şimdiden afiyet olsun :)

22 Nisan 2020 Çarşamba

MEYDAN OKUMA / 8. GÜN

8. 24 saatini bir çizgi film kahramanı ile geçirecek olsan bu hangi kahraman olurdu? Onunla neler yapmak isterdin? Maceralarını çok merak ediyorum.

     Bu yaşımda hala çizgi film izleyen biri olarak söylüyorum bu soruya bayıldım. Yeni çıkan çizgi filmleri değil eskileri izliyorum. Ne güzeldi o zamanlardaki çizgi filmler, her birini ayrı severdim. Ben o zamanlarda da Tom ile Sylvester'a haksızlık yapıldığını düşünüp onların çektiği eziyete üzülürdüm şimdide izlerken hala üzülüyorum :) Kedileri çok sevmemle alakalı sanırım :)


     Ama 24 saatimi geçirmek isteyeceğim yer kesinlikle şirinler köyü. O minik mavi şirinlerin yanında sürekli maceraya koşmak, Şirin babaya akıl danışmak, Şirineyle makyaj yapıp süslenmek, Obur şirinle yemekler yapmak, Uykucu şirinlede saatlerce mışıl mışıl uyumak isterdim. :)

    Karantinadan o kadar sıkıldım ki kendimi yeşiller içinde bir yere atmak istiyorum. Bunun içinde en ideal yer şirinler köyü sanırım :)

MEYDAN OKUMA / 7. GÜN


7. Hangisini tercih edersin? Gün doğumu ya da gün batımı ?


    Selamlar herkese. Bugün biraz geç kaldım sanırım. Bütün gün çok bir işim olmamasına rağmen bilgisayarın başına bir türlü oturamadım. Ama bu güzel konu hakkında yazı yazmayı da es geçemezdim :)

   Gün doğumu da gün batımı da Allah'ın mucizesi bence. Gün batımında ki o hafif  turuncu renkte beni etkiliyor, o görüntüyü de çok seviyorum. Ama yine de gün doğumu taraftarıyım :)  İşe başlamadan önce de öğrencilik yıllarımda da gece geç saatlere kadar oturmak, gündüzün keşmekeşi yerine gecenin sakinliği beni hep cezbetmiştir. Hatta üniversite de bunu abartıp, günü balkonda doğurup öyle uyumaya başlamıştık. Gündüz öğretim yerine 2. öğretimlerle derslere giriyorduk :)  o zamandan beri gün doğumuyla aram daha iyi sanki :)

   Şimdilerde ise tabi koronadan önce işe gidebildiğim zamanlar gün doğmadan uyanıp, hazırlanıp günü otobüste doğurduğum zamanlarda benim için çok kıymetli. Yukarıda gördüğünüz benim sarı oğlumun bu fotoğrafı da gün doğmadan 10-15 dk önce çekilmişti :)

20 Nisan 2020 Pazartesi

MEYDAN OKUMA / 6. GÜN



6. Son günlerde sana ilham veren ne okudun, izledin, gördün ya da dinledin? İster listele, ister tek tek anlat. Senin yaratıcılığına kalmış. 

     Selamlar herkese. Bugün etkinliğimizin 6. günü. Hayatımda bana ilham veren birçok insan birçok hayali karakter var. Hepsi de yolumu aydınlatıp hedefe ulaşmamda bana fayda sağladılar. 

    Etkinliğimiz son günlerde size ilham veren dediği için; ben Guinevere Becki seçtim. Beck dizi de şiirler yazan bir edebiyat öğrencisi. Çoğu zaman yazdıkları beğenilmiyor ve eleştiri alıyor. Pes etse de dönüp dolaşıp laptopunun başına geliyor. Zaten 1. sezonun sonunda da (izleyenler için spoiler vermeden :) ) Beck'in kitabı bir şekilde yayınlanıyor.

    Dizinin seyrinde Beck'in yazar olması çok ön planda değildi. Ama nedense beni blok yazmaya yarım kalan hikayelerimi yazmama teşvik etti, ilham verdi.
   
    Teşekkür ederim Guinevere Beck :)

19 Nisan 2020 Pazar

MEYDAN OKUMA / 5.GÜN






    

 Selamlar herkese.Canım Ezgi'nin bizim için seçtiği bugünkü konumuz En son ne zaman kayboldun? Hikayesini anlatsana?

   Benim hikayem 8 yıl öncesine ait. Üniversitemin ilk yılı Denizlide yurt kayıt sırasında tanıştığım, sonrasında 4 yıl boyunca aynı odada kaldığım, aynı bölümde okuduğum canım arkadaşım Nuran ile sık sık kaybolsakta en çok hafızamda kalan o ilk kaybolmamız :)

   İlk birkaç ay sadece kampüs etrafında dolaşıp az biraz gözümüz açılınca daha uzak yerlere gitmeye karar verdik :) Gittik, gezdik alışverişimizi yaptık, sıra dönmeye gelince üzerinde Fakülte yazan dolmuşa gönül rahatlığıyla bindik. Tabi güle oynaya konuşurken dolmuş hiç bilmediğimiz yerlere girip çıkıyor, biz hala yurdun önünde ineceğiz diye bekliyoruz. Adam son durak diyerek bizi indirmese sonsuza kadar o dolmuşta kalabilirdik sanırım :) Sonradan öğrendiğimize göre o sıra seferler mi değişmiş hatlar mı değişmiş üzerindeki yazıyı mı silmemişler artık her neyse; biz bilmediğimiz yerde iki saf olarak kaldık. 

    Daha sonrasında sora sora şu yukarıda resmini gördüğünüz çamlıkta yarım saat kadar yürüyüp diğer tarafına geçince yurdumuza ulaşmıştık. Nuran ile hala konuşur o günleri anarız. Şimdi bıraksalar bir ucundan bir ucuna gözü kapalı gideceğimiz o küçük ve güzel şehir ilk yıllarımızda bize çok karışık geliyordu. Bir yerden bir yere giderken en az 4-5 kişiye yol soruyorduk o zamanlar. Denizli insanı o o kadar güzeldi ki hiç sıkılmadan hiç boş çevirmeden bize hep yardım ederdi. Buradan da bu vesileyle güzel arkadaşım Nuran'a ve ikinci memleketim Denizliye selam olsun :)






18 Nisan 2020 Cumartesi

MEYDAN OKUMA / 4. GÜN







4. Evindeki nostaljik ya da antika bir objenin fotoğrafını hikayesi ile bizimle paylaşmak ister misin?

      Herkese selamlar. Bugünkü konumuz evimizdeki antika eşyalar ve hikayeleri. Bizim evdeki antikaların çoğu rahmetli dedemin hatırası. İlk baştaki resimde gördüğünüz Gaz Ocağı neredeyse 80 yıllık. Tüplü ocakların olmadığı yıllarda bu ocakla yemek yapılır, çay kaynatılırmış köy yerlerinde. Dedem köyde doğmuş büyümüş. Çok küçük yaşlarda hem annesini hem de babasını kaybetmiş. Ablası ile beraber amcasının yardımlarıyla kendilerini yetiştirmişler. Annemin anlattıklarına göre çok yokluk çekmişler. Çok becerikli bir adammış rahmetli dedem. Kendi kendine askerdeyken okuma yazmayı öğrenmiş, köyüne döndükten yıllar sonra da muhtar seçilmiş. O dönemin şartlarında bayağı forslu bir adammış :)

    İkinci resimde gördüğünüz fotoğraf makinesiyle de köydeki insanların fotoğraflarını çeker para kazanırmış. Dikiş diker, harmana gider,düğünlerde saz çalarmış. On parmağında on marifet bir insanmış. Kendi imkanları ile ilçede ev yapmış eskilerin tabiri ile iki katlı hanay :)  buradan anlayacağınız üzere ayrıca inşaat ustasıymış. Annem bu evde doğmuş, büyümüş,  gelin olmuş. Benim de  çocukluğumun en güzel hatıraları o evdedir.

   Ben dedemi hayal meyal hatırlıyorum. 4 yaşındayken kaybetmişiz onu. Kendi evimiz yapılmadan 2-3 yıl dedemin bahçesinde ki evde yaşamışız. Yani benim yürümeme, konuşmama hep şahit olmuş dedem. Taşındığımız gün bir akrabamıza ''o kadar kız gelin ettim, gidişleri torunumun gidişi kadar dokunmadı '' demiş. Taşındıktan 6 ay kadar sonra da kaybettik güzel dedemi.

   Hep hatırasını yaşatmak isterim dedemin. Eski kitapları, eşyaları bu hayattaki en değerli hazinem gibi. 3. fotoğraftaki çakıyı dedem askerlikten ölünceye kadar hiç kaybetmemiş. Emanetine sahip çıkmak şimdi bizim görevimiz.

  Bu güzel etkinlik sayesinde rahmetli dedemi de anmış oldum. Bana eşlik edip, duygularımı paylaştığınız için teşekkür ederim. Sevgiyle kalın..

17 Nisan 2020 Cuma

MEYDAN OKUMA / 3. GÜN



3. Bugün kendini hangi renk hissediyorsun?


    Annemin anlattığına göre çocukken uyandığım zaman gülermişim. Şimdi de çok bir şey değişmedi sanırım her uyandığımda kendimi pozitif hissediyorum. Gece ne düşünmüş olursam olayım ne kadar çok üzülmüş olursam olayım, sabah uyandığımda kendimde bir enerji hissediyorum. 

    Bu günde o günlerden biri. Umutsuzlukla dolsamda, işin sonunu göremesemde, geleceğim hakkında büyük endişelerim olsa da derin bir nefes alıp her şeyin geçeceğini söylüyorum kendime. Üzgün olduğum zamanlarda en büyük destekçim de yine ben oluyorum sanırım:) Çünkü başkası ne derse desin senin en iyi yoldaşın, sırdaşın yine sensin. Seni senden daha iyi kim tanıyabilir ki.

    Pembe rengi kırmızı ve beyazın karışımıymış. Kendine has, iki keskin renkten oluşmuş. Pembenin masumluğu beyazdan, tutkusu da kırmızıdan geçmiş olmalı. Küçük kız rengi olduğu düşünülse de bence her kadının içinde küçük bir kız çocuğu yatıyor. O yüzden hala toz pembe hayaller kurup, toz pembe bir hayatın varlığına inanıyorum.

   Bu yüzden ben bugün kendimi pembe hissediyorum. Pembe gibi sakin, dingin, huzur dolu.
















16 Nisan 2020 Perşembe

MEYDAN OKUMA - 2. GÜN


2. Şu sıralar evde en sevdiğin köşen neresi? Orayı özel kılan nedir? 


   Ve geldik bu güzel meydan okumanın ikinci yazısına. Öncelikle bu güzel etkinlikte bulunduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Birbirinden değerli insanlarla tanışıyorum bu sayede. Vakit buldukça böyle etkinliklere sık sık katılmayı düşünüyorum:)

   Ev benim için başlı başına bir huzur kaynağı zaten. Ailemden geçireceğim bir kaç gün bile beni huzursuz ediyor. Bu yüzden iş yerime yakın bir yerde ev tutmak yerine günde 2-3 saat yol gitmeyi göze alıyorum. Bence aile bu dünyada size verilebilecek en güzel armağan.

    Evde en sevdiğim köşe ise çocukluğumun geçtiği güzel odam. Masa başında saatlerce kitap okumasını,yatağımda üst üste diziler izlemesini çok seviyorum. Ondan sonra da mutfak geliyor. Aile sohbetleri,uzun uzun yapılan kahvaltılar,annemle yaptığım en güzel dedikodular hep mutfakta oluyor :)

MEYDAN OKUMA / 1.GÜN

   
                                      2018-KONYA
   
    Merhabalar. Yeni bir etkinlik başlamış sevgili Ezgi tarafından. 16 gün 16 yazı. İlk olarak insanların birbirini tanıması adına kendimiz hakkında yazmamız gereken bir yazı. Çok güzel düşünülmüş harika bir etkinlik bu. Düşünenlere ve bu etkinliği bana söyleyen sevgili deeptone çok teşekkür ederim.

     Yazı yazmayı çocukluğumdan beri devam ettirsem de blog yazma işinde çok yeniyim. Bu yüzden kendimi tanıtma fırsatı bulduğum bu etkinlik beni çok mutlu etti. Öncelikle ismim Hanife ve 26 yaşımdayım. Konya'da doğdum büyüdüm. İlk öğretimi ve liseyi burada bitirdim. Üniversite için Denizli'de 4 sene kaldım ve bu 4 sene hayatımın en güzel yıllarıydı. Yabancı bir şehirde aileden uzak olmayı bile dert ettirmeyecek çok güzel dostluklar edindim. 

    Üniversite bitince çoğu maliye öğrencisi gibi KPSS denen illet sınava çalışıp kurum sınavlarına kadar gelip yeterli puanı alamayanlardan biri oldum. Bu süreçte arkadaşlarımın tavsiyesi üzerine Mali Müşavirlik sınavına hazırlandım ve sınavda başarılı oldum. Bir buçuk senedir özel bir büroda mali müşavirlik stajı yapıyorum. Çoğu insan işimizin sıkıcı olduğunu söylese de ben işimi çok seviyorum ve her gün yeni şeyler öğrenmenin mutluluğunu yaşıyorum.


    Şu sıralar malum pandemi yüzünden ben de evde kalanlardanım. Bu süreci verimli geçirme konusunda ısrarcı olsam da bazen boş boş tavana bakıp sonumuzun nasıl olacağı konusunda kara kara düşünüyorum. Kara Kara düşünmediğim zamanlarda ise bol bol kitap okuyup amigurimi oyuncakları yapıyorum. Gelecekte ki çocuğumun şimdiden onlarca sağlıklı oyuncağı oldu:)


    Tabi bir de 1 bölüm izlerim diyerek oturduğum 5-6  bölüm başından kalkamadığım dizilerim var. LCDP bir çırpıda izlediğim dizilerden biri oldu. Bu süreçte You ve Good Girls'te bir oturuşta izlediğim diziler arasına girdi. Sizin de tavsiye edebileceğiniz diziler varsa önerilere açığım :)

   Sanki bu anı bekliyormuşum gibi uzun bir yazı oldu umarım sıkılmadan okursunuz. 
   Bu arada bloğuma hoş geldiniz :)
    

6 Nisan 2020 Pazartesi

Birtakım Hobiler

 

     Ne zamandır merak edip işten gelince yapmaya çalıştığım hobime, karantina boyunca bayağı bir vakit harcadım.
    
    İnsan boş olunca yeni yeni hobiler ediniyor :)

    Örgü örmeyi çocukluğumdanberi hep çok sevmişimdir. Karantina da çok sıkılsam da örgü örebildiğim için mutluyum açıkçası.

   Yaptığım oyuncakları sizinle paylaşmak istiyorum. Bakalım beğenecek misiniz?







1 Nisan 2020 Çarşamba

insanca




        Yirmili yaşlarımda yüreğim daha fazla ölüme alışmadan sadece insanca yaşamak istiyorum..
                                                                                                 Ali Oktay Özbayrak

           Biz 20'li yaşlarımızda ne acılar yaşadık bu dünyada. Ne sıkıntılar çektik.Oysa ne güzeldi çocukken sokakta oynamak. Bisiklet yarışları, çamurdan yaptığımız oyuncaklar, atari oyunları, mahalle maçları.. Tek derdimizin karşı sınıfa kaybedilen voleybol ya da futbol maçları olduğu zamanları çok özlüyorum. 

           Şimdi ki çocuklara da ayrı üzülüyorum. Ne sokaklarda oynayabildiler özgürce ne kaygısız tasasız yaşayabildiler. Öncesinde katiller sapıklar yüzünden okula tek başına gidemeyen çocuklar şimdi okullarına bile gidemiyorlar. 

           Coronadan önce  haberlerde ölümler katiller sapıklar vardı korkardık tv izlemekten. Şimdi de coronodan dolayı korkuyoruz. Her gün ölenler vaka sayıları insanların psikolojisini bozuyor. 


           Yukarıdaki bir mektuptan alınmış söz de tam bu ruh halimi yansıtıyor benim. Bazen bir ölümü daha kaldıracak gücü hissetmiyorum kendimde. Ailemle, ülkemle, tüm dünya insanlarıyla birlikte İNSANCA yaşamak istiyorum.