23 Haziran 2020 Salı

AĞAÇ EV SOHBETLERİ *44


    Ağaç ev sohbetlerinin bu haftaki konusu Kayıp Fısıltı 'dan geliyor. Benimde çok sevdiğim konuşmaktan da yazmaktan da keyif aldığım bir konu bulmuş. Hayvanlar bu hayatta bizim başımıza gelebilecek en güzel şeyler bence :)


Haftanın sohbet konusu:


1. Evcil hayvanınız var mı ya da hiç oldu mu? Bu hayvanı kendinize yoldaş olarak seçmenizin amacı neydi (yani mesela niye kedi değil de özellikle köpek aldınız)? Onunla bir anınızı paylaşın, resmi varsa onu da paylaşabilirsiniz. Eğer yoksa sadece diğer soruları cevaplandırabilirsiniz. 2. Vahşi bir hayvanı evcilleştirebiliyor olsanız bu hangisi olurdu ve neden? 3. Son olarak ta evcil hayvan satışı ve alımı hakkında ne düşünüyorsunuz, sizce bu doğru mu?

1) Çocukluğumdan beri bir sürü evcil hayvanım oldu. İlki kedimiz Boncuktu. Boncuk anneannemin kedisinin yavrusuydu. Aslında kardeşi ile birlikte bizim eve getirmiştik ama kardeşi kısa süre sonra ölmüştü. Ama boncuk 12-13 yıl kadar bizimle kaldı. Kuzenlerim ona Genevir Ala derdi renginden dolayı. Çok başına buyruk bir kediydi, ama bizi hiç terk etmedi. Ben üniversitedeyken hastalanıp hayatını kaybetmiş, annem ben üzülmüyüm diye benden uzun bir süre saklamıştı. Ama eve döndüğümde öldüğünü öğrendim ve çok üzülmüştüm.


Evimiz bahçeli olduğu için sürekli kedimiz olurdu. Beneklim vardı şimdi ki kedimden önce onu da çok severdim. Şimdi Paşa'ya bakıyorum. Bize geldiğinde küçücüktü. Avucumdan süt içiriyordum ona, kuytu köşeye saklanıyordu da bulamıyorduk evde :) Şimdi kocaman oldu maşallah. İşten eve gelince ilk işim onu sevmek oluyor. Günün tüm stresini onu severken atıyorum.



PAŞA :)

PAŞA :)


    Kedilerin yanı sıra balık, kaplumbağa,muhabbet kuşları da besledik. Ama köpeğimiz sadece bir kere oldu. Adı Zahideydi. Abimle ona pencereden şekerli leblebi atardık. Ama onu kaybettik sonra bir daha da bulamadık : (
Muhabbet kuşumuzun ilkinin adı Memoliydi : ) 6 sene bizimle kaldı. 5-6 kelime öğretmiştik. Ondan sonra Deniz adında bir kuşum daha oldu. Ama onu kendime hiç alıştıramadım. Sadece bir iki kere uçup kafesine giriyordu. 

DENİZ :)



   Kedilerle ve köpeklerle o kadar çok anım var ki buraya sığdıramam sanırım. Dediğim gibi bu dünyayı güzelleştiren en önemli şeyler onlar. Sizi karşılıksız sevebilecek nadir varlıklar. Eğer elimde bir güç olsaydı bu gücü kesinlikle hayvanların eşya sayılmadığı, canlarının değerli olduğu yasalar koyardım..

2) Bu soruya cevabım kesinlikle Panda. En sevdiğim hayvan olur kendileri. Çok masum geliyorlar bana hem de oyuncular. Bir pandam olsaydı hiç canım sıkılmazdı herhalde : )




3) Asla doğru bulmuyorum. Hatta muhabbet kuşlarını çok sevsem de onları kafese kapattığım için hep üzülmüştüm. Bence her hayvan çok güzel o yüzden tüm kedilerim tekirdi. Hepsini sahiplendim. Bu pet shoplara nasıl bir çözüm bulunur onu da bilemiyorum. Ama istediğim hayvanlarla birlikte insanca yaşayabilmemiz.






20 Haziran 2020 Cumartesi

KENDİMCE

   



    Herkese selamlar. Normalleşme sürecine girdiğimiz şu haftalarda ben de bol koşturmalı, yoğun iş hayatıma geri döndüm. Bir kaç haftadır blogumdan ve sizlerden uzak kaldım Yazı yazmaya fırsatım olmasa da elimden geldiğince sizin güzel yazılarınızı okumaya çalıştım. Günün stresinden, yorgunluğundan sizin sayenizde biraz sıyrılabildim. Yazmaya yazmaya köreleceğimi düşündüğüm için konusu olmasa da bu yazımı paylaşmak istedim. Biraz sohbet havasında olsun istedim :)


    İşe geri dönmeden önce bir instagram hesabı açmıştım. İnsanın boş vakti olunca her platformda bulunmak istiyor. Kendi çektiğim kitap fotolarını paylaşıyorum. Çoğu blok arkadaşımı da bulup ekledim, orada da sizi görmek mutluluk veriyor. 

    Şu sıralar bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine Lucifer'i izliyorum. Aranızda izleyen varsa yorumlarını okumak isterim. Milena'ya Mektupları okumaya başladım. Kafka'nın her eserini okuduğumda kendisine hayran kalıyorum. Boş vaktim olduğu zamanlarda da artık iplerle battaniye örüyorum. Umarım bitirebilirim :) Bitirebilirsem sizler için buradan da paylaşırım :)

     Gündem ne kadar canımı sıksa da her gün twitterdan haberleri takip ediyorum. Dün paylaşılan bir fotoğraf o kadar canımı yaktı ki anlatamam. Belki sizde görmüşsünüzdür o fotoğrafı. Bir kadın daha kocası tarafından katledilirken kendi kanıyla ailesine not bırakıyor. Ne büyük acı. Kurtuldum yazıyor kendi kanıyla ''kurtuldum'' Ölüm o kadın için bir kurtuluş olmuş demek ki. Oysa yaşasa, gerçek anlamda yaşasa ölüme kurtuluş der miydi? İşte gencecik kadınlara ölünce kurtuldum dedirten insanlarla bir arada yaşıyoruz. O kadınları ölümün elinden kurtaramıyoruz. Yasaların bir an önce değişmesini istiyorum . Artık haberlerde kadın cinayeti, çocuk istismarı, hayvanlara işkence gibi haberler görmek istemiyorum.

    Biraz içimi döktüğüm bir yazı oldu umarım sizin de içiniz kararmamıştır. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim. Güzel günlerimiz olsun..