14 Eylül 2020 Pazartesi

CEP HERKÜLÜ - NAİM SÜLAYMANOĞLU



Uzun zamandır bu filmi izlemek istiyordum bugüne kısmetmiş. Beklentilerimin çok çok üstünde bulduğumu söyleyebilirim. Türk yapımı dram filmleri beni derinden sarsıyor, hele yaşanmış olması izlerken boğazımı düğümlüyor. Naim'de bu seride yerini aldı. 

Film Naim Süleymanoğlu'nun çocukluğunu, spora nasıl başladığını ve Türkiye'ye nasıl geldiğini anlatıyor. İzlerken Naim Süleymanoğlu'nun orta yaşlarını da görmek istedim. Ama finalini de çok sevdim, senaristler tadında bırakmayı tercih etmiş. 

Mücadeleci ruhunu çocukluğunu izlerken bile hissedebiliyoruz Naim'in. Yüzme gibi başka sporlar yapmak isteyen Naim'in haltere yeteneğinin olduğu anlaşılınca spor okulunda idmanlara başlıyor. Hocaları gelip gitmenin yeterli olmadığını düşünerek onun yatılı kalmasını istiyor. Annesinin iznini alan Naim için zorlu spor yılları da başlamış oluyor. (Hatta annem ben olsam asla izin vermezdim ayrılmazdım çocuğumdan diye söylendi film arasında. Anne yüreği işte :) 

Madalyalar. başarılar üst üste geliyor, Naim Süleymanoğlu ismini tüm dünya öğreniyor. Naim Bulgar milli takımı için madalyalar kazanırken Türkler için zor günler başlıyor Bulgaristanda. İsimler değiştiriliyor Türk halkına zorbalıklar yapılmaya başlanıyor, hatta en acısı mezarlıklardaki Türkçe isimlerin yerine Bulgar isimleri yazılıyor. İşte bu sebeple Naim Türkiye'ye ana vatanına gelmek istiyor. Avustralya'ya bir spor müsabakasına giden Naim bir yolunu bulup oradan kaçıyor. O dönemin başbakanı Turgut Özal'ın da yardımlarıyla Naim Türkiye'ye getiriliyor. 

Naim'in tek hedefi halkının ve ailesinin Bulgar hükumeti tarafından uğradığı zulmü tüm dünyaya duyurabilmek. Sesini duyurabilmek için hasta olmasına rağmen olimpiyatlara katılıp rekor kırarak ülkemize altın madalyalar getirdi. Ve sesini tüm dünyaya duyurdu. Halkının uğradığı zulümler dünya basınında yer aldı. 

Büyük diplomatik uğraşlar sonunda da olsa Bulgaristan'dan izin çıktı ve 350.000'e yakın yurttaşımız ana vatanına dönebildi. Filmin sonunda annemin söylediği aklıma geldi hatta bunu kendisine de söyledim. Eğer Naim'in annesi engel olsaydı ve Naim'in karıyeri başlamadan bitmiş olsaydı bu insanların sesini kimse duymayacaktı. Ya da yıllar sonra işin işten geçtiği bir zamanda duyup yas tutacaktık.

Film için daha söyleyebileceğim çok fazla şey var. Ama bu güzel filmi herkesin izlemesini istiyorum. Ve bir parantezde Hayat Van Eck'e için açıyorum. Gerçekten Naim Süleymanoğlu'nu izlemiş gibi hisettim. Gelecekte umarım daha fazla yerde karşımıza çıkar da oyunculuğunu izleme fırsatına sahip olabiliriz.  

İşte küçük dev Naim Süleymanoğlu'nun filmi bu şekilde. İzlememiş olanlara mutlaka öneriyorum. Ve film için yapılmış bu şarkıyı da aşağıya bırakıyorum  ben çok beğendim umarım beğenirsiniz.

İyi geceler herkese :)