9 Aralık 2020 Çarşamba

KELİME OYUNU 2


 
Kelime Oyununun bu haftaki kelimelerini Kırmızı Ruh seçti.

 Haftanın kelimeleri *Kırmızı, İrlanda, Tutku, Kitap ve Viski*. 

   Sokak kapısı rahatsız edici bir gıcırtıyla açıldı. Kapının üzerinde asılı olan süsten belli belirsiz bir ses duyuldu. Kapıdan sanki ruhu çekilmişte sadece bedenden ibaret olan çelimsiz bir adam girdi. Üzerinde rengi solmuş, yıpranmış, fi tarihinden kalma bir takım elbise, gözlerinde acı bir keder ile mahcup bir ifade vardı. O kadar kırılgan görünüyordu ki bu adam biri yanından hızlıca geçse rüzgara kapılıp savrulup gidecek gibiydi. 

   Ne vakit kapının orada öylece durdu bilmem. Öyle sessiz, öyle mahcup duruyordu ki onu uzun süre benden başka kimse fark etmedi. Uzunca bir bekleyişten sonra mutfaktan gelen Fuat usta bu serkeş adamı fark etti. Kollarını iki yana açarak:

   ''Oo Veysel ağabey hoş geldin safa getirdin ekmek tekneme. Hangi rüzgar attı seni buralara'' diyerek adamı aldı karşımdaki masalardan birine oturttu. Adının Veysel olduğunu öğrendiğim adam cılız bir sesle:

''Hiç öylesine bir uğradım.'' dedi. Sonra çelimsiz bedeninden beklenmeyecek bir çeviklikle ceketinin içinden gazeteye sarılı bir şişe çıkardı bir iki yudum içip masaya bıraktı. Fuat usta gülümseyerek:

''Şarabını da yanından ayırmıyorsun ha Veysel Ağabey.''

''Yok o şarap değil viski'' dedi Veysel ağabey. O kadar alçak bir sesle konuşuyordu ki adam dört ayağımı kaldırıp yanına varsam anca duyacaktım sesini.

''Her ne zıkkımsa ne'' dedi Fuat usta.

''Aynen öyle. İkisinin de amacı beni şu acımasız dünyadan birkaç saatte olsa alıp götürmesi ne de olsa.'' Gözleri gökteki bulutlar kadar nemlenen Fuat usta:

 ''Bırak şimdi sen bunları da sana sıcacık bir çorba getireyim ha ne dersin?''

     Bu sefer konuşmadı çelimsiz adam yalnızca başıyla tamam dedi. Fuat usta iri bedenini sandalyeden kaldırıp mutfağa gitti. Az sonra bir kase dolusu çorba ve ekmek sepetiyle geri geldi. Veysel abi dumanı tüten çorbayı yavaş yavaş içti. Hiç konuşmadılar bizim ustayla. Minnet dolu gözlerle teşekkür edip geldiği gibi usulca kalkıp gitti emektar çorbacımızdan. 

    Bu adamın varlığı derince sarstı içimi bir süre. Gözlerindeki kederli bakışı unutamıyordum bir türlü. Neydi benim bu tahta bedenimi bile derinden etkileyen kederin sebebi? Bunu aylar sonra gelip benim yanıma oturan dört delikanlıdan öğrendim. Meğer bizim bu Veysel ağabey kızıl saçları olan İrlandalı genç bir kadına tutkulu bir şekilde aşık olmuş. Aylarca peşinde dönmüş durmuş. Zamanla bu kadından aşkına karşılık bulmuş, evlenmişler güzel bir yuvaları olmuş.  Veysel ağabey işe giderken karısı da eline kitabını alır kırmızı güllerle dolu olan bahçesinde saatlerce oturur vakit geçirirmiş. Gel zaman git zaman saçları alev alev yanan iki kız bebekleri olmuş. Hayat bana tüm güzellikleri sundu derken bizim Veysel ağabey bir gün işten eve döndüğünde bahçesinde kırmızı güllerin olduğu şirin evini kül olmuş bir halde bulmuş. Maalesef o yangından ne alev saçlı karısı ne de güzel yavruları kurtulabilmiş. İşte o gün bu gündür Veysel ağabeyimiz böyle viran halde yaşayıp günlerini geçirir olmuş.

    Şu lokantaya geldiğimden beri ne acılara ne kederlere ortak olmuştum sayısını bile unuttum. İçimi çekerek:

''İyi ki insan olmamışız.'' dedim diğer dört bacaklı mavi boyalı masa arkadaşlarıma.

''Bakın nice dertler var onların hayatında. Bizimse tek derdimiz acemi garsonun kirli sırtımızı zımparalar gibi sürtmesi.'' dedim.

  Hep bir ağızdan ''Ya ya'' dedi diğer arkadaşlarım ''iyi ki insan olmamışız.''

19 yorum:

  1. heeey yine çok güzel bir öykü, biraz hüzünlü biraz komikli :) veyselin hikayesi çok üzücü :) bir masa ağzından yazmak ne güzel bir buluş yaaa :) yumuşak davranın masalaraaaa :)

    YanıtlaSil
  2. Edebi bilginiz oldukça iyi, iki haftadır dikkat ediyorum betimlemeleriniz olsun, noktalama işreleri ve diğer şeyleri çok iyi kullanıyorsunuz. (ben pek beceremiyorum) :)
    Yazınız yine güzeldi emeğinize sağlık. Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazdıktan sonra tekrar tekrar okuyorum bir yanlışlık yapmış mıyım diye 😊 tabi gözümden kaçan bir şeyler de vardır illa ki.
      Çok teşekkür ederim güzel yorumun için 🌸 sevgiler

      Sil
  3. Ne cevherler varmış aramızda:) Süper bir öykü. En çok hoşuma giden cümlelerden biri "Fuat usta iri bedenini sandalyeden kaldırıp mutfağa gitti." Rus yazarlarında görürdüm bu tür cümleleri, aklıma gelirse bolca kullanmak istediğim bir tarz. Bravo!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim güzel yorumun için 😊 hiç bilmiyordum bu tarzda rusların yazdığını öğrenmiş oldum ben de

      Sil
  4. Masanın ağzından hüzünlü bir hikaye dinledim.Çok güzeldi. Kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
  5. Dün babamla bir konuda konuşurken ben yine insanlığa laf söyledim. O da 'ya insan olmayarak doğsaydın o zaman ne yaprdın' dedi. Ben de 'eminim daha mutlu olurdum' dedim. Tam olarak o anı hatırladım okurken. İnsan olmak zor, yorucu. Çok sorumluluğu var. Sadece yaşayıp gidemezsin, iyi yaşaman da lazım. Çok hüzünlü ve güzel bir hikaye olmuş. Ellerinize sağlık. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaa ne güzel bir tesadüf olmuş.
      Teşekkür ederim 🌸

      Sil
  6. Eşyaları konuşturmak çok hoş bir fikir olmuş. Sona gelene kadar mekanın müdavimlerinden biri bahsediyor diye düşünmüştüm:) Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim 😊 ne güzel öyle ilk başta öyle zannetmeniz istediğim şeyi yapabilmişim demek ki

      Sil
  7. Keyifle okudum, tebrikler :)

    YanıtlaSil
  8. ay ama çok güzel anlatmışsıın :) aramızda ne çok öykücü varmış meğerse :) yine yaz böyle şeyler :) masanın gözünden anlatmanı çok sevdim adamın hüzünlü hikayesine de üzüldüm yaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bu kelime oyunu sayesinde güzel yazılar ortaya çıkıyor evet :) çok üzücü bir hikaye ama gerçekte de çok karşılaşıyoruz böyle hikayelerle maalesef.

      Sil
  9. masanın konuşması sürpriz sonlu oldu. kelimeler de cuk oturmuş, hiç sırıtmamış. eline sağlık :)

    YanıtlaSil
  10. Merhaba hocam. Bloğunuz çok güzel. Yayınlarınızı beğenerek okuyorum.bende sizi bloğuma beklerim.

    https://yusufakmann.blogspot.com/

    YanıtlaSil