9 Aralık 2019 Pazartesi

İÇİMİZDEKİ ŞEYTAN


                           
  Sabahattin Ali'nin ölümsüz eseri. Okumaya bu kadar geç kaldığım için kendime kızdığım nadide romanlardan. Bu kadar geç kalmamın sebebi belkide kitabı okumak için gerekli olgunluğa erişememiş olmamdır. Belkide 15 yaşımda okumuş olsam bu kadar derinden etkilemeyecekti beni Sabahattin Ali. Geç kalmış olmak bu romanla hiç tanışmamış olmaktan iyidir diyorum ve bu muhteşem başyapıt hakkındaki naçizane fikirlerimi sizinle paylaşıyorum.

    Macide ve Ömer. Bir aşk hikayesini temel alarak kurgulanan bu müstesna eserde aşktan ziyade derin psikolojik tahlillere, insanın bilinçaltında var olan derin düşüncelere yer verilmiş. Kelimeler özenli bir şekilde tam olarak doğru yerlere yerleştirilmiş. Okurken kendinizi 1940 yıllarında o kokuşmuş pansiyon odasında hissediyorsunuz. Şüphesiz ki o yılları Ömer ve Macide ile yaşamamızda ki en büyük rol Sabahattin Alinin muhteşem betimlemesi.

   Ömer ne kadar pervasız görünse de bence sorumluluklarının ve zekasının ağırlığı altında ezilmiş genç bir adam. Yer yer Ömer'e kızmış olsam da çoğu zaman onunla empati kurmaya çalıştım. Macide'ye olan saf ve katıksız aşk Ömer'i okuyucu karşısında masum bir yere koyuyor. Veznedara yaptıklarından sonra duyduğu vicdan azabı da Ömer'in derin bir ruh karmaşası olduğunu kanıtlıyor bence. Ömer içindeki şeytanı öyle bir yere koyuyor ki yaptığı her şeyden onu sorumlu tutması kendi sorumluluklarından kaçması için en büyük bahanesi oluyor.

   Macide'nin küçük yaşına rağmen yeterli olgunluğa erişmiş olduğunu düşünüyorum.Çocukluğundan beri yaşıtlarından daha fazla bir olgunluğa sahip olmak onu anaç bir kadın haline getirmiş. Macide'nin Ömer'e karşı hislerini aşktan ziyade koruma ve sahip çıkma olarak gözlemledim. Çaresiz kalması onu hiç tanımadığı bir adama sevgi duymaya ve güvenmeye mecbur kıldı. Bence Macide, Bedri ile karşılaşmasa da o çok etkilendiğim mektubu yazıp Ömer'den ayrılmaya karar verecekti. Bu düşünce sürekli aklından geçiyordu fakat son noktayı müsamereye gittikleri gece koydu. Macide bence güçlü bir karakteri temsil ediyor. Ne kadar zor durumda olursa olsun doğrularından vazgeçmemesi Onu benim gözümde daha da saygı duyduğum bir karakter haline getirdi.

   Sonunun bu şekilde bitmesi beni biraz şaşırttı. Daha keskin daha net bir son bekliyordum. Ama sonunun böyle olması da Sabahattin Ali'nin farklılığını bir kez daha ortaya koyuyor.

   Sabahattin Ali gibi değerli bir yazarın değerli yazılarını okuyabildiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum. Umarım bu yazımla sizlere biraz da olsa faydalı olabilmişimdir.

  Benim düşüncelerimi okuyup bana zaman ayırdığınız için teşekkür ederim.

                                                                                                                       


4 yorum:

  1. Kaleminize sağlık.Ben de çok uzun yıllar önce okumuştum hafızamı tazeledniniz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Faydalı olduysam ne mutlu bana😊

      Sil